“Borderline” kelimesi; belirsizlik, sınırda anlamı taşıyan psikiyatrik bir bozukluktur. Sınırda ve belirsiz olmasının sebebi ise; önceki yıllarda rahatsızlığın belirtilerinin nevroz ve psikoz olarak iki psikiyatrik bozukluk arasında sınırda kalmasıdır.
Borderline kişilik bozukluğu genellikle ergenlikte veya genç erişkinlik döneminde ortaya çıkan bir durumdur. Bu bozukluğa sahip kişilerde birçok semptom bir arada görülürken bazı kişilerde ise birkaçı kendini gösterir.
Bu kişilerde ani ruh hali değişikliği görülür. Bu da ikili ilişkilerde ve kişinin ilgi alanlarındaki bozulmalara kadar uzanır. Bunun sebebi ise bu kişilerde sık görülen düşünceler ; hayattaki rolleri, ne amaçla yaşadıklarını sorgulayan düşünceler mevcut olmasıdır.
Ayrıca bu bozukluğa sahip kişilerde olayları, durumları yada kişileri keskin bir şekilde değerlendirme söz konusudur. İnsanlar hakkındaki fikirleri ani ve çabucak değişebilir. Bu nedenle ikili ilişkilerinde istikrarsızdırlar, yoğun duygular yaşarlar ve abartılı davranışlar sergileyebilirler.
Belirti niteliğinde sayılabilecek durum ve davranışlar şunlardır;
- Borderline’lı kişiler çok yoğun denenmesi oldukça zor heyecanlar, başkalarına yada kendilerine yönelik taşıdığı yoğun duygular, kontrol edilemez öfke patlamaları yaşarlar.
- Yaşanılan öfke patlamaları sonucunda kişi kendini derin bir boşluk ve sıkıntı hissi ile birlikte depresif bir duygulanıma girerler.
- Yaşadıkları tüm duygular uç boyutlardadır. Yani ya siyahtır ya beyaz / ya iyidir yada çok kötüdür.
- Bu yaşadıkları duygular arasında kişilerde fikir kaymaları söz konusudur. Bunun sonucunda da kişinin aile ve sosyal çevresi etkilenir.
- Sosyal ilişkilerinde devamlılık / süreklilik sağlayamamalarına rağmen en büyük korku ve kaygıları da terk edilmektir.
- Başkalarını kontrol etme ihtiyacında olmaları ile ilgili düşünceleri çoğu zaman kendilerini de oldukça yormaktadır. Yaşadıkları düşüncelerdeki dalgalanmalar buna sebep olur.
- Borderline’a sahip kişiler obje sürekliliğini sağlamakta zorlanırlar.
- Sevilen veya sevdikleri kişi fiziken yanlarında olamıyorsa onlar için duygusal anlamda da yoktur.
- Kendine zarar verme davranışlarının da dahil olduğu en az iki alanla ilgili dürtüsel davranışlar gösterirler.
- Stres duygusu ile ilişkili olarak ; gelip geçici, paranoid düşünce ya da ağır disosiyatif semptomlar görülür.
- İntihar teşebbüsü ile ilgili tekrarlayan davranışlar, denemeler ve göz korkutmalar söz konusudur.
- Kimlik karmaşası ile ilişkili olarak belirgin ve sürekli “kendilik algısı” ile ilgili tutarsızlıklar söz konusudur.
- Belirtilerin ortaya çıkması küçük, sıradan, günlük olaylarla tetiklenebilir.
Peki neden bu rahatsızlık ortaya çıkar? Yapılan araştırmalara göre genetik faktörlerin rol oynaması, normal insan ile Borderline’a sahip kişilerin beyinleri incelendiğinde yapısal ve işlevsel farklılıklar görülmüştür. Ancak hastalık ile yapısal farklılıklar arasında ilişkisel bir sonuç henüz bulunamamıştır.
Sosyo-kültürel yapılanmanın da her hastalıkta görüldüğü gibi bu psikiyatrik bozuklukta etkisi vardır. Önceki yıllarda görülen taciz, ihmal, travmatik durumların yaşanması ilerleyen yıllarda tüm psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi, bir psikiyatrik bozukluğa eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluk olarak karşımıza çıkabilir. Bu durum elbette ki genele uyarlanamaz. Yani travma yaşayan veya ailesinde borderline tanısı almış her kişinin borderline olması beklenemez.
Tanı Nasıl Konmalıdır?
Her psikiyatrik bozuklukta olduğu gibi belirli bir tanı kriterleri olmakla beraber günlük hayattaki kişiler kendilerinde ve çevresinde dürtüsel davranışlar gösteren, manipülatif intihar girişimleri olan, ikili ilişkilerinde veya sosyal ilişkilerinde ciddi problemler yaşayan, duygusal dalgalanmaları olan kişilerin bir uzmana başvurması ve görüş alması faydalı olacaktır.
Tedavi Planlaması Nasıl Olmalıdır?
- Bu bozukluğa ait tedavi planlaması genellikle yetişkinlerde belirli psikolojik içerikli testlerin uygulanması, kişilerin geçmiş yaşam öyküleri ile desteklenerek oluşturulmaktadır.
- En etkin tedavi planlaması psikoterapidir. Çünkü kişinin savunma mekanizmaları ve düşünce şemaları yeniden yapılandırılmalıdır.
- Dürtüsel davranış ve duygu durumunu stabilize etmek için psikoterapiye eşlik eden ilaç tedavisinin olması faydalı olacaktır.
- Her psikiyatrik bozukluğa eşlik eden bir veya birkaç psikiyatrik bozukluğa (depresyon, alkol/madde kullanımı, yeme bozukluğu, ansiyete bozukluğu, kendine zarar vermeye yönelik davranışlar vb.) yönelik tedavi planlaması olması gerekir. Bu sayede tedavinin etkinliği arttırılır.
- Borderline’a sahip kişilerin tedavi sürecine girmesi, hem kendileri hem de aile ve sosyal çevreleri açısından yaşam kalitelerinin artırılmasına fayda sağlar.
Sonuç olarak borderline kişilik bozukluğu kişinin sağlık durumundan sosyal hayatına, ekonomik şartlardan, adil sicil durumuna kadar pek çok alanda istenmeyen etkiler doğurur. Tedavi olunmazsa kişilerin kendilerine yönelik tekrar eden dürtüsel davranışları sonucunda genellikle intihar ile sonuçlanır. Bu yüzden sizin ve yakın çevrenizde bu bozukluğa ait belirti gördüğünüz kişiler var ise; bizimle iletişime geçebilirsiniz.